|
4875 Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu
|

17.06.2003 25141
|
|
Kabul Tarihi
|
05.06.2003
|
|
4875 Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu
( Genel Gerekçe )
|
|
T.C.
Başbakanlık
Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürlüğü
|
Sayı |
B.02.0.KKG.0.10/101-485/3294 |
13.06.2002 |
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Başkanlığınıza arzı Bakanlar Kurulunca 10.6.2002 tarihinde kararlaştırılan “Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu Tasarısı” ile gerekçesi ilişikte gönderilmiştir.
Gereğini arz ederim.
Bülent Ecevit
Başbakan
Yabancı doğrudan yatırımları en çok çeken ülkelerin, uzun dönemde ekonomik istikrarı yakalayacağı kabul edilen ülkeler olduğu bilinmektedir. Avrupa, Ortadoğu ve Orta Asya arasındaki eşsiz jeopolitik konumu ve dünya enerji merkezlerine yakınlığı ile “bölgesel bir merkez” olma niteliğine; geniş iç pazarı, maliyet-etkin ve eğitimli iş gücü ve güçlü yerli sermayesine karşın ülkemiz, doğrudan yabancı yatırımlar alanında hiçbir dönem kendisinden beklenen performansı sergileyememiştir. Bu sonucun doğmasına yol açan en önemli unsur, doğrudan yabancı yatırımların ekonomik kalkınma stratejisinin temel bileşeni haline getirilmemiş olmasıdır. Bu nedenle, gelişmekte olan ülkelerin kaynak açığını gidermede, özellikle borç yükünün azaltılmasında anahtar role sahip bulunan doğrudan yabancı yatırımların; teknoloji, istihdam, modern know-how, yönetim becerisi, pazarlama ve ihracat olanakları gibi yararlarının maksimize edilebilmesi için, ülke çıkarları ile yatırımcının çıkarları arasında akılcı bir dengenin sağlanması ve bu yönde stratejik politikaların izlenmesi gerekmektedir.
Bilindiği üzere yatırım iklimi sadece ekonomik değil aynı zamanda hukukî bir iklimdir. Bu nedenle yukarıda bahsi geçen amacın gerçekleştirilmesi, sağlanacak diğer gelişmelerin yanı sıra, yatırımcıların ihtiyaç ve beklentilerini dikkate alan, açık, anlaşılır ve şeffaf bir doğrudan yatırım mevzuatının varlığını gerekli kılar. 18 Ocak 1954 tarihinde yürürlüğe giren 6224 sayılı Yabancı Sermayeyi Teşvik Kanunu, dönemin doğrudan yabancı yatırımları için gerekli kanunî alt yapıyı sağlayan, oldukça liberal bir mevzuattı ve liberal olma niteliğini hâlâ korumaktadır. Ancak yatırım ortamının geliştirilmesine yönelik olarak gösterilen reform çabalarına karşın, 6224 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten bu yana doğrudan yatırımlara ilişkin olarak ortaya çıkan kavram ve uygulama farklılıklarını karşılamadaki ve yatırımcıların haklarını uluslararası standartlarda korumadaki eksikliği, yeni bir kanunun hazırlanması ihtiyacını doğurmuştur. 6224 sayılı Kanunun isminde “Teşvik” ibaresinin yer almasının nedeni, o yıllar için teşvik unsuru olarak kabul edilebilecek kâr transferi, eşit muamele gibi hususları içermesi idi. Ancak Kanunun yürürlükte kaldığı yaklaşık yarım asırlık zaman dilimi içerisinde, ekonomik hayatta yaşanan gelişmeler ve ilgili mevzuatta yapılan değişiklikler, söz konusu hususların teşvik aracı yerine, genel kabul görmüş uluslararası yatırım ilkelerine dönüşmesine neden olmuştur. Bu nedenle uluslararası tanımlamalara da uygun olarak yeni kanunun ismi “Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu” olarak belirlenmiştir.
18.01.1954 tarihli ve 6224 sayılı Yabancı Sermayeyi Teşvik Kanunu yerine, Türkiye’deki yatırım ortamının liberal niteliğini öne çıkaran bir kanun hazırlanmıştır. Zira bir ülkenin yatırım mevzuatı, o ülkenin uluslararası yatırımlara olan bakış açısını yansıtması bakımından önemlidir. Doğrudan yatırımlara ilişkin temel kanun olarak dizayn edilen yeni “Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu” ile esas olarak, ülkemizin uluslararası yatırımlara yönelik eşitlikçi ve liberal yaklaşımı yansıtılmakta ve kanuna “yatırımcıya açık ve anlaşılır mesajlar veren” ve yatırımcının değişik mevzuatlar gereği sahip olduğu haklar ve tâbi olduğu yükümlülükleri gösteren “yasal bir rehber” niteliği kazandırılmaktadır.
Madde 0001:
Amaç ve kapsam maddesidir. Amacı, “doğrudan yabancı yatırımları özendirmek, yabancı yatırımcıların haklarının korunması ile yatırım ve yatırımcı tanımlarında uluslararası standartlara uyulması, doğrudan yabancı yatırımların gerçekleştirilmesinde izin/onay sisteminin bilgilendirme sistemine dönüştürülmesi ve tespit edilen politikalar yoluyla doğrudan yabancı yatırımları artırmak” olan Kanun, yabancı yatırımcıların tâbi olduğu muameleye ilişkin usul ve esasları kapsamaktadır.
Madde 0002:
Madde, Kanunun uygulama alanının açıklığa kavuşturulmasını teminen, “yabancı yatırımcı ve yabancı doğrudan yatırım” gibi yatırıma ilişkin temel kavramları, uluslararası standartlar çerçevesinde tanımlamaktadır.
Kanun ile, menkul kıymetler borsaları dışında edinilen hisselerin yanı sıra, kısa vadeli sermaye hareketlerinin söz konusu olduğu menkul kıymetler borsalarında, % 10’u aşan hisse oranı edinimi, “doğrudan yabancı yatırım” kapsamına alınmıştır. “% 10” oranı, yabancı yatırımcıların uzun vadeli beklentilerini temsil ettiği uluslararası alanda kabul edilen orandır.
Yabancı yatırımcı tanımı, yabancı ülkelerin kanunlarına göre kurulmuş tüzel kişileri, uluslararası kuruluşları, Türkiye’de ikamet edip etmediğine bakılmaksızın Türkiye’de yatırım yapan yabancı ülkelerin vatandaşlığına sahip gerçek kişileri ve yurt dışında yerleşik Türk vatandaşlarını kapsamaktadır. Bu çerçevede, yurt dışında ikamet eden Türk işçileri de, Türkiye’de yapacakları yatırımlar açısından yabancı yatırımcı tanımına dahil edilmiştir. Ayrıca, 4112 sayılı Kanun kapsamında Bakanlar Kurulundan izin almak suretiyle başka bir ülkenin vatandaşlığına geçmiş olan Türk vatandaşlarının da, Türkiye’de yatırım yapmaları durumunda yabancı yatırımcı olarak değerlendirilmesi öngörülmüştür.
Madde 0003:
- Doğrudan yabancı yatırımların ülkelerin iktisadî kalkınmasına olan katkısı ve bu yatırımları çekmek konusunda giderek yoğunlaşan rekabet, ülkelerin yabancı yatırımlara yönelik sektörel kısıtlamaları ortadan kaldırmalarını veya en az düzeye indirmelerini gerektirmiştir.
Ancak, kamu düzeni, kamu sağlığı, kamu güvenliği ve kamu yararı gerekçeleri ile 3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, 815 sayılı Türkiye Sahillerinde Nakliyatı Bahriye (Kabotaj) ve Limanlarla Kara Suları Dahilinde İcrayı Sanat ve Ticaret Hakkında Kanun, 2920 sayılı Türk Sivil Havacılık Kanunu, 1380 sayılı Su Ürünleri Kanunu, 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanunu gibi çeşitli mevzuatta kısıtlamalar getiren hükümler yer almakta, 3213 sayılı Maden Kanunu, 2872 sayılı Çevre Kanunu ve 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu gibi bazı mevzuatta ise izin alma zorunluluğu öngörülmektedir.
Bu bent ile, yatırım ortamının liberal niteliği vurgulanmış olup, uluslararası anlaşmalar ve diğer kanun hükümlerince çeşitli amaçlarla öngörülen snırlamalara da atıf yapılmasıyla mevzuatlararası uyumun sağlanması ve şeffaflığın temini amaçlanmıştır.
Diğer taraftan, 6224 sayılı Yabancı Sermayeyi Teşvik Kanunu ile 1954 yılında öngörülmüş bulunan millî muamele esasına bu Kanunda da yer verilerek, ülkemizde yabancı yatırımcıların yerli yatırımcılarla eşit muameleye tâbi oldukları belirtilmiştir.
- Yabancı yatırımcılar açısından önemi dikkate alınarak, kamulaştırmaya ve devletleştirmeye ilişkin mevzuatta yer alan genel ilkelere yer verilmesi amaçlanmıştır.
- Kambiyo mevzuatımız, taraf bulunduğumuz uluslararası anlaşmalar ve 6224 sayılı Kanun ve ilgili mevzuatı uyarınca yabancı yatırımcıların sahip olduğu transfer serbestisine doğrudan yabancı yatırımları düzenleyen bu Kanunda da yer verilmiştir.
Bentte, yabancı yatırımcıların faaliyet ve işlemlerinden doğan net kâr, temettü, satış, tasfiye ve tazminat bedellerinin, lisans, yönetim ve benzeri anlaşmalar karşılığında ödenecek meblağlar ile dış kredi ana para ve faiz ödemelerinin yurt dışına serbestçe transfer edilebileceği belirtilmiştir.
- Türkiye’de Türk hukukuna uygun olarak kurulan ve idare merkezinin Türkiye’de bulunduğu, yabancı yatırımcıların ortaklığıyla kurulan ya da iştirak edilen şirketler, Türk şirketi sayılmaktadır. Bu şekilde Türk tüzel kişiliği kazanmış bulunan şirketlerin yatırımlarıyla ilgili olarak taşınmaz mülkiyeti ve sınırlı aynî hak edinimi, 442 sayılı Köy Kanunu ve 2644 sayılı Tapu Kanunu ile sınırlanmamış bulunduğundan söz konusu serbestinin Kanunda yer alması amaçlanmıştır.
- Yabancı yatırımcılar için önemi dikkate alınarak uyuşmazlıkların çözümü hususuna yer verilmesi amaçlanmıştır.
- Bu bent ile, yabancı yatırımcıların, yabancı ülkelerde kurulu bulunan şirketlerin menkul kıymetlerini yatırım aracı olarak kullanmak istemeleri durumunda, bu kıymetlerin değer tespitine ilişkin usul ve esaslar açıklanmaktadır.
- Bu bent ile, yabancı yatırımcılar açısından önemi dikkate alınarak, çalışma izni bakımından çalışma mevzuatına tâbi olan yabancı personelin istihdamı konusunun, doğrudan yabancı yatırımları düzenleyen bu Kanunda yer alması amaçlanmıştır.
- Bu bent, yabancı ülke kanunlarına göre kurulmuş şirketlerin, pazar araştırması, ihraç ürünlerinin kalite kontrolü ve benzeri faaliyetlerine yerine getirilmesi amacıyla ve ticarî faaliyette bulunmamak koşuluyla Türkiye’de açacakları irtibat bürolarının kuruluşunu düzenlemektedir. İrtibat bürosu açma hususu başka bir kanunda düzenlenmediğinden, haksız rekabete yol açmaması bakımından bu Kanunla izne tâbi tutulması gerekli görülmüştür.
Madde 0004:
Yıllık plan ve program hedeflerini, ülkenin genel ekonomik durumunu ve dünyadaki yatırım eğilimleri ile ilgili kamu kurum ve kuruluşları ile özel kesim meslek kuruluşlarının görüşlerini dikkate alarak doğrudan yabancı yatırımlara ilişkin politikaların genel çerçevesini belirleme görev ve yetkisi bu Kanun ile Hazine Müsteşarlığına verilmiştir. Müsteşarlık bu görevin gereği gibi ifası amacıyla, her türlü hizmeti satın almaya ve diğer kuruluşların faaliyetlerine katılmaya yetkilidir.
Bu görevin yerine getirilmesinde, yatırımlar hakkındaki istatistiki bilgilerin edinilmesi önem arz etmektedir. Bu amaçla Müsteşarlık, kamu kurum ve kuruluşları ile özel kesim meslek kuruluşlarından yatırımla ilgili istatistiki bilgileri istemeye yetkili kılınmıştır.
Ayrıca, yatırımlara ilişkin istatistiki bilgilerin, yayımlanacak yönetmelikte yer alan usul ve esaslar çerçevesinde yabancı yatırımcılardan istenmesi hususu düzenlenmekte, söz konusu bilgilerin istatistiki amaçlar dışında ispat aracı olarak kullanılamayacağı ifade edilerek bildirim yükümlülüğünün amacı ve kapsamına açıklık kazandırmaktadır.
Maddede ayrıca, yatırım ortamını ilgilendiren mevzuatta yapılacak değişiklik ve yeni mevzuat taslakları hakkında Müsteşarlığın görüşünün alınması hükmüne yer verilmiştir. Böylece yatırım ortamını etkileyen mevzuat çalışmalarında Müsteşarlık tarafından belirlenen politikaların dikkate alınması ve yatırım ortamının düzenlenmesinde ilgili kurum ve kuruluşlar arasında eşgüdümün sağlanması amaçlanmıştır.
Madde 0005:
- 6224 sayılı Kanunun bu Kanun ile yürürlükten kaldırılması, 6224 sayılı Kanun kapsamında kurulan şirketlerin tâbi olacakları hukukun belirlenmesini gerektirdiğinden, bent ile, 6224 sayılı Kanun kapsamında kurulan şirketlerin, kazanılmış hakları saklı kalmak kaydıyla, bu Kanun kapsamında değerlendirileceği hususu düzenlenmiştir.
- Doğrudan yabancı yatırımlara ilişkin genel esasları düzenleyen bu Kanunun uygulama esaslarının, Kanunun yürürlüğe girmesinin hemen ardından, 1 aylık süre içerisinde, Hazine Müsteşarlığınca hazırlanacak yönetmelikle düzenleneceği belirtilmiştir.
- Bent ile 6224 sayılı Kanun yürürlükten kaldırılmıştır.
Geçici Madde 0001:
Kanunun uygulanmasını gösterecek yönetmeliklerin hazırlanması için 1 aylık süre öngörüldüğünden bu süre içerisinde 6224 sayılı Kanun esas alınarak çıkartılan kararname, tebliğ ve genelgelerin, bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam edilmesi mevzuat boşluğunun yaratılmaması ve uygulamada devamlılığın sağlanması amacıyla gerekli görülmüş ve madde bu amaçla düzenlenmiştir.
Geçici Madde 0002:
Özel sektör kuruluşlarında yabancı personel çalıştırılması hususu 6224 sayılı Kanun ile ilgili mevzuatı çerçevesinde Hazine Müsteşarlığının yetkisi dahilindedir.Ancak söz konusu izni verme yetkisini Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına tanıyan “Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanun Tasarısı”, TBMMGenel Kurulu gündeminde bulunmaktadır. Madde ile bu Kanunun daha önce yürürlüğe girmesi halinde doğabilecek yasal boşluğun önüne geçilmesi amaçlanmaktadır.
Madde 0006:
Yürürlük maddesidir.
Madde 0007:
Yürütme maddesidir.
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu |
T.C.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Plan ve Bütçe Komisyonu
|
Esas No |
1/327 |
Karar No |
30 |
16.05.2003 |
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Bakanlar Kurulunca 21 inci Dönemde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulan, ancak Milletvekili Erken Genel Seçimleri nedeniyle kanunlaşamayarak kadük olan ve Hükümetçe İçtüzüğün 77 nci maddesi uyarınca 26.12.2002 tarihinde yenilenerek, Başkanlıkça 30.12.2002 tarihinde Komisyonumuza havale edilen "Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu Tasarısı", Komisyonumuzun 1.5.2003 tarihinde yapmış olduğu 39 uncu birleşimde Hükümeti temsilen Devlet Bakanı Ali Babacan ile Maliye Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı ve Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı temsilcilerinin de katılımlarıyla incelenip görüşülmüştür.
Bilindiği gibi; ülkemiz, jeopolitik konumu ve dünya enerji merkezlerine yakınlığı nedeniyle bölgesel bir merkez özelliği taşımakta olup, geniş iç pazara, eğitimli ve dinamik işgücüne ve güçlü bir yerli sermayeye sahip olmasına rağmen doğrudan yabancı yatırımların ekonomik kalkınma stratejisinin temeline oturtulmaması nedeniyle, küresel ölçekte doğrudan yabancı sermaye yatırımlarından yeterince pay alamamıştır.
Yatırımların ekonomik boyutu kadar hukuki altyapısındaki eksiklik ve aksaklıkların giderilmesi de yatırımcılar açısından önem taşımaktadır. 1954 yılında yürürlüğe konulan 6224 sayılı Yabancı Sermayeyi Teşvik Kanunu, o yıllar için son derece liberal bir hukuki altyapı oluşturmakla beraber, daha sonraki yıllarda ortaya çıkan kavram ve uygulama farklılıklarını karşılamada ve yatırımcıların haklarını uluslararası standartlarda korumada yetersiz kalmıştır. Ayrıca, anılan Kanunda yer alan ve geçmişte teşvik unsuru olarak kabul edilebilecek kâr transferi, eşit muamele gibi hususlar artık genel kabul görmüş uluslararası yatırım ilkelerine dönüşmüşlerdir.
Bu nedenle; gelişmekte olan ülkelerin kaynak açığını gidermede ve borç yükünün azaltılmasında hayati önem taşıyan doğrudan yabancı yatırımların; teknoloji, istihdam, modern know-how, yönetim becerisi, etkin pazarlama ve ihracat avantajı gibi olanaklarından mümkün olduğunca faydalanılabilmesi için ülke çıkarları ile yatırımcının çıkarları arasında akılcı bir dengenin sağlanabilmesine ve bu doğrultudaki stratejik politikaların uygulanabilmesine imkan tanıyan bir hukuki alt yapının oluşturulması zorunlu hale gelmiştir.
Bu çerçevede, ülkemizin yabancı yatırımlara karşı eşitlikçi ve liberal bakış açısını yansıtan ve yatırımcıya açık ve anlaşılır mesajlar veren, yatırımcının hakları ve yükümlülükleri bakımından rehber niteliği taşıyan bir yasal düzenlemeye ihtiyaç duyulmaktadır.
Tasarı ve gerekçesi incelendiğinde;
- Doğrudan yabancı yatırımların özendirilmesi, yabancı yatırımcıların haklarının korunması ve tespit edilen politikalar yoluyla doğrudan yabancı yatırımların artırılmasının,
- Yabancı yatırımcı ve doğrudan yabancı yatırım gibi kavramlara uluslararası standartlar çerçevesinde açıklık kazandırılmasının,
- Yabancı yatırımcıların ve doğrudan yabancı yatırımların ülkemiz mevzuatına uyumunu öngören düzenlemelerin yapılmasının,
- Doğrudan yabancı yatırımlara ilişkin politikaların belirlenmesinde ve uygulanmasının takibinde Hazine Müsteşarlığının yetkili ve görevli kılınmasının,
Amaçlandığı anlaşılmaktadır.
Komisyonumuzda Tasarının geneli üzerinde yapılan görüşmelerde;
- Tasarının son derece önemli bir Tasarı olmakla beraber köklü düzenlemeler içermediği, yatırımcıların en fazla şikayet ettiği bürokratik işlemlerin azaltılmasına ilişkin bir düzenleme yapılmadığı, sadece bazı kavramlara açıklık kazandırılarak mevzuatta iyileştirme yapıldığı,
- Bürokratik işlemlerin fazlalığının yatırımcının şevkini kırdığı, işlemlerin belirlenmiş sürelerde sonuçlandırılmadığı, bu belirsizliğin yatırımcının devlete olan güvenini zedelediği, yabancı ülkelerde de aynı bürokratik işlemler bulunmakla beraber bunların sonuçlandırılma sürelerinin kesin olarak belirlendiği,
- Ülkemizde yabancı sermaye ve doğrudan yabancı yatırım sıkıntısı çekilmesinin esas olarak siyasal ve ekonomik istikrarın yeterince sağlanamamış olmasından kaynaklandığı, ayrıca saydamlığa gereken önemin verilmeyişinin güven ortamını zedelediği, halihazırda uygulanan Kanun son derece ileri bir Kanun olmasına rağmen ekonomik ve siyasal istikrarsızlık nedeniyle ülkemizin yeterince yabancı sermaye çekemediği,
- Sadece vergi teşvikiyle yabancı sermayenin ülkeye kazandırılamayacağı, yatırım teşvik belgesi örneğinde olduğu gibi bürokratik işlemleri artıran izin müesseselerinin kaldırılmasında yarar bulunduğu, Tasarı ile bu konuda belirli bir iyileştirme yapıldığı, ancak buna ek olarak yüksek enflasyon yaşayan ülkemizde enflasyon muhasebesinin uygulanmasının da yabancı yatırımcıların endişelerini gidereceği, enflasyonla mücadelede yerli ve yabancı yatırımcıya yeterince güven verilemediği,
- Yatırım olanaklarını yabancı yatırımcılara tanıtacak, yatırımcılara yol gösterecek bir organizasyonun kurulmasının gerekli olduğu, yabancı yatırımcılar teşvik edilirken yerli yatırımcıya da aynı hakların tanınması gerektiği,
- Tasarının bazı olumlu düzenlemeler içermekle birlikte mevcut sıkıntılara köklü bir çözüm getirmediği, esasen Hükümetin programını yansıtmadığı, Tasarının incelenmesi sonucunda Hükümetin doğrudan yabancı yatırımlar konusundaki yaklaşımının önceki Hükümetlerden farklı olmadığı intibaının edinildiği, bu nedenle Tasarının başka düzenlemelerle desteklenmesinin zorunlu olduğu,
- Türkiye'nin coğrafi bölgelere dayalı kalkınma anlayışını terk ederek il merkezli veya birkaç ili kapsayan yöre merkezli kentsel kalkınma anlayışını benimsemesi gerektiği, "tek adım birimi" olarak adlandırılacak organizasyon şekli ile yatırım işlemlerinin tek bir büroda kısa sürede sonuçlandırılmasının yararlı olacağı,
- Ülkemizde doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının yetersizliğinin sadece siyasi-ekonomik istikrarsızlık ve bürokratik zorluklar ile açıklanamayacağı, aynı bürokratik işlemleri uygulayan pek çok ülkenin önemli ölçüde yabancı sermaye çektiği, Avrupa Birliği'nin, eski doğu bloku ülkeleri ile eski SSCB Cumhuriyetlerini yatırım bölgeleri ilan ederek Avrupalı yatırımcıları bu ülkelere yönlendirdiği, ayrıca pek çok ülkede Türkiye'nin aleyhine haksız rekabet uygulandığı, bu nedenle haksız rekabeti önleme anlaşmalarının yaygınlaştırılmasının zorunlu olduğu,
- Yabancı yatırımcıların yatırım kararlarını alırken; iç pazarın uygunluğu, çevre ülkelerde pazarlama imkanının bulunup bulunmadığı, maliyetlerin yüksekliği gibi hususları gözönüne aldığı, bu çerçevede Türkiye'nin istikrarsız bir bölgede bulunması ve nispeten gelişmiş sanayisiyle, yabancı yatırımcıda rekabete ilişkin bazı endişeler doğurduğu, esasen son yıllarda yabancı sermaye miktarındaki artışın yeni yatırımlardan ziyade mevcut yabancı şirketlerin sermaye artırımından kaynaklandığı,
- Tasarı ile getirilen sistemin yabancı sermaye akışında önemli bir artış sağlamayacağı, çünkü asıl sıkıntılara Tasarı ile çözüm getirilmediği, Tasarının gerekçesinde belirtilen hususların maddelerde giderilmediği, bu nedenle bir alt komisyonda ele alınmasının yararlı olacağı,
Şeklindeki görüş ve eleştirileri takiben Hükümet adına yapılan tamamlayıcı açıklamalarda;
- Ülkemizin, doğrudan yabancı yatırımlardan aldığı payın, GSMH'sı, ithalat ve ihracatına göre son derece yetersiz kaldığı, bu payın artırılmasının ekonomik canlanmanın sağlanmasında büyük önem taşıdığı,
- Halen uygulanmakta olan 6224 sayılı Yabancı Sermayeyi Teşvik Kanununun geçmişte son derece önemli bir işlev görmekle birlikte günümüz şartlarında yetersiz kaldığı, Tasarının çağdaş gelişmelere uyum sağlanması ve yabancı yatırımlara yol gösterilmesi amacıyla hazırlandığı,
- Gelişmekte olan ülkeler arasında yabancı yatırımları çekme konusunda ciddi bir rekabetin yaşandığı, bu nedenle pek çok ülkenin yabancı yatırımcılara cazip avantajlar sağladığı, Tasarı ve Tasarıyı tamamlayıcı diğer yasa hazırlıkları ile ülkemizin rekabet gücünün artırılmasının hedeflendiği,
- Doğrudan yabancı yatırımların artırılmasının Hükümetin ekonomik programının en önemli ayaklarından birisini oluşturduğu, bu sayede ekonomide canlanmanın ve istihdam artışının sağlanmasının hedeflendiği,
- Tasarının doğrudan yabancı yatırımcılara ilişkin bütün sorunları çözmek amacıyla hazırlanmadığı, asıl amacının yabancı yatırımcılara ilk aşamada bir başvuru kaynağının sağlanması olduğu, yabancı sermaye mevzuatına bir çekidüzen getirilmesinin hedeflendiği, Tasarıyı tamamlayıcı yasa hazırlıklarının devam ettiği, Tasarının esas olarak yatırımlara ilişkin düzenlemeler için bir çerçeve yasa olarak düşünüldüğü,
- Tek partiden oluşan 59 uncu Hükümet ile yıllardan sonra ilk kez siyasi istikrarın sağlandığı, ekonomik istikrarın da en kısa sürede sağlanmış olacağı, buna paralel olarak yatırım mevzuatının iyileştirilmesinin amaçlandığı, ileriki yıllarda bürokratik işlemlerin tek merkezden tamamlanabilmesine ilişkin çalışmaların da sonuçlanacağı,
- Yatırımcılara yatırım ortamını tanıtmak ve yol göstermek amacıyla "Türkiye Yatırım Promosyon Ajanı" yasası hazırlıklarının devam ettiği,
İfade edilmiştir.
Geneli üzerindeki görüşmeleri müteakip Tasarının ayrıntılı bir şekilde incelenebilmesi ve gerekli düzenlemelerin yapılabilmesini teminen bir alt komisyonda ele alınması kararlaştırılmıştır.
Alt komisyonun 7.5.2003 tarihinde ilgili kurum ve kuruluş temsilcilerinin de katılımlarıyla yapmış olduğu toplantıda, Tasarının maddeleri üzerinde görüş ve düşünceler geniş bir şekilde dile getirilmiş ve Tasarının;
- 1 inci maddesinin aynen,
- 2 nci maddesinin; tanımların uygulamada tereddüde yol açmaması ve amacın daha açık bir şekilde ifade edilebilmesini teminen yeniden düzenlenmesi suretiyle,
- 3 üncü maddesinin; (g) fıkrasının, doğrudan yabancı yatırımlarda istihdam edilecek yabancı uyruklu kilit personelin çalışma izinlerinde kolaylık ve basitlik sağlanmasını teminen yeniden düzenlenmesi suretiyle,
- 4 üncü maddesinin; birinci fıkrasında yer alan "her türlü hizmeti satın almaya" ifadesinin madde metninde yer almasına gerek olmadığı kanaatiyle metinden çıkarılması suretiyle,
- 5 inci maddesinin; bu Kanunda yapılacak değişikliklerin, ancak bu Kanunda yapılacak ekleme ve değişikliklerle gerçekleştirilebilmesine ilişkin bir düzenlemenin yeni bir fıkra olarak maddenin sonuna eklenmesi suretiyle,
- Geçici 1 inci maddesi ile yürürlük ve yürütmeye ilişkin 6 ve 7 nci maddelerinin aynen,
Kabul edilmesi, geçici 2 nci maddesinin ise Tasarıda yer almasına gerek olmadığından hareketle metinden çıkarılması suretiyle oluşturulan metin Komisyonumuza sunulmuştur.
Bu defa Komisyonumuzun 14.5.2003 tarihinde yapmış olduğu 44 üncü birleşimde görüşmelere alt komisyon metni üzerinden devam edilmesi kararlaştırılmıştır.
Alt Komisyon Metninin;
- 1 ve 2 nci maddeleri, aynen,
- 3 üncü maddesi; (d) fıkrasında yer alan "(yatırım faaliyetlerinin gereği)" ifadesinin, Türk tabiiyetine bağlı olarak kurulan yabancı sermayeli şirketler Türk şirketi olarak muamele gördüklerinden, yatırım amaçlı olup olmadığına bakılmaksızın taşınmaz mal edinebildiklerinden, halihazırdaki uygulamadan geriye gidilmemesi için metinden çıkarılmak suretiyle,
- 4, 5, geçici 1 inci maddeleri ile yürürlük ve yürütmeye ilişkin 6 ve 7 nci maddeleri aynen,
Kabul edilmiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun onayına sunulmak üzere Yüksek Başkanlığa saygı ile arz olunur.
Tasarının 3 üncü maddesinin görüşülmesi sırasında; Komisyona Başkanlık yapan Sayın M. Altan Karapaşaoğlu’nun, kendi imzasını taşıyan bir değişiklik önergesinin 7’ye karşı 8 oyla reddedilmiş olmasına karşın, önergenin kabul edildiğini açıklaması, buna karşı yaptığımız itirazları dinlemeyerek hukuka ve siyasal etiğe aykırı baskıcı uygulamalarına devam etmiş olması, komisyon toplantısını terketmemize neden olmuştur.
Bu durum görmemezlikten gelinecek ve müsamaha edilecek bir durum değildir. Bu anlayışla yönetilen bir komisyon toplantısında kanun tasarı ve tekliflerinin müzakere edilemeyeceği açıktır.
Bu nedenle, tasarı ile ilgili görüşlerimizi Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda ifade etmek üzere, komisyon raporuna katılmadığımızı beyan ederiz.
Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, “Doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının, ülkemizin üretim ve teknoloji kapasitesi ve rekabet gücüne katkısına önem verilecek, ihracata dönük ve yüksek katma değer yaratabilecek projeler özendirilecektir.” ifadesine yer vermektedir. Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planında ayrıca, “doğrudan yabancı sermaye yatırımları ileri teknolojiye gerektiren üretim alanlarına yönlendirilecek bir şekilde etkin tanıtım kampanyaları yapılacaktır” denilmektedir. Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanun Tasarısı büyük ölçüde Doğrudan Yabancı Sermaye Danışma Servisi adlı bir yabancı kuruluş tarafından hazırlanmış ve sadece belirli kesimler tarafından tartışılmıştır. Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planındaki ilkelerin aksine, bu Tasarı yabancı sermaye gelsin de nasıl gelirse gelsin anlayışı ile ve ülke çıkarları tamamen gözardı edilerek hazırlanmıştır.
Genel Gerekçede amaç ülke çıkarları ile yatırımcının çıkarları arasında akılcı bir dengenin sağlanması olarak tanımlanmış ama tasarının 1 inci maddesinde amaç yabancı yatırımcıların haklarının korunması olarak belirlenmiştir.
Tasarının 1 inci maddesinde yabancı yatırımların gerçekleşmesinde izin ve onay sistemi kaldırılmış ve bilgi verilmesi yeterli sayılmıştır.
Tasarının 3 üncü maddesinin (d) fıkrasına göre, yabancı yatırımcıların Türkiye’de kurdukları veya iştirak ettikleri şirketlerin “yatırım faaliyetlerinin gereği taşınmazların mülkiyetini almaları” veya sınırlı ayni hak edinmeleri serbesttir. Plan ve Bütçe Komisyonunda verilen bir önerge ile “yatırım faaliyetlerinin gereği ifadesi” metinden çıkarılmıştır. Bu daha da sakıncalı bir durumdur. Kaldı ki, mütekabiliyet esası da gözetilmemektedir.
Tasarının 3 üncü maddesinin (e) fıkrasına göre, yabancı yatırımcılar belirli koşullarda uluslararası tahkim yoluna başvurabileceklerdir. Yabancı yatırımcıların sadece imtiyaz sözleşmelerinde değil, yatırım sözleşmelerinde de bu hakka sahip olmaları tahkimin sınırlarının genişletilmesi anlamındadır. Bu da Anayasanın 125 inci maddesine aykırıdır. Ayrıca, yabancı ülkelerde kurulu bulunan şirketlerin menkul kıymetlerinin yatırım aracı olarak kullanılması halinde, nakit dışı sermayenin değeri tespit edilirken menşe ülkedeki yetkili makamların veya onların belirleyeceği bilirkişilerin veya uluslararası değerlendirme kuruluşlarının görüşlerinin esas alınacağı belirtilmiştir.
Tasarının 3 üncü maddesinin (g) bendinde, kanun kapsamında kurulan şirket, şube ve kuruluşlarda istihdam edilecek yabancı uyruklu personele, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca çalışma izni verileceği ifade edilmektedir.
Tasarının 4 üncü maddesinde ise, Hazine Müsteşarlığının doğrudan yabancı yatırımlarla ilgili bilgi talep edebileceği; ancak, bu bilgilerin istatistiki amaçlar dışında ispat aracı olarak kullanılamayacağı belirtilmektedir.
Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanun Tasarısı Anayasanın 36, 48, 49, 6 ve 9 uncu maddeleri ile 125 inci maddesine aykırıdır.
Tasarı, Anayasanın 36 ncı maddesine aykırıdır çünkü söz konusu madde hak arama hürriyetine ilişkindir. Hak aranırken yargının idarenin elindeki bütün bilgi ve belgelere ulaşması önem taşımaktadır. Oysa, Tasarı bilgilerin istatistiki amaç dışında ispat için kullanılamayacağını öngörmektedir. (Tasarı madde 4)
Tasarı, Anayasanın 48 inci maddesine aykırıdır çünkü bu maddeye göre, “Devlet özel teşebbüsün millî ekonominin gereklerine ve sosyal amaçlarına uygun yürümesini sağlayacak tedbirleri almakla” yükümlüdür. Her türlü izin ve onay işleminin kaldırılması ve sadece yatırım yapıldığını bildirme yükümlülüğünün getirilmesi, Devletin 48 inci maddede öngörülen yükümlülüğünü yerine getirmesini engelleyecektir. (Tasarı madde 1)
Tasarı, Anayasanın 49 uncu maddesine aykırıdır, çünkü; Tasarı, “Bu kanun kapsamında kurulan şirket, şube ve kuruluşlarda istihdam edilecek yabancı uyruklu personele, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının çalışma izni verilir” demektedir. Bu durumda, idarenin araştırma, takdir ve sakıncalı bulma yetkisi söz konusu değildir. (Tasarı madde : 3/g)
Tasarı, Anayasanın 6 ve 9 uncu maddelerine de aykırıdır. Tasarıda, nakit dışı sermayenin değer tespitinde, yabancı ülkelerde kurulu bulunan şirketlerin menkul kıymetlerinin yatırım aracı olarak kullanılması halinde, menşe ülke mevzuatına göre değer tespit edilirken yetkili makamların veya menşe ülke mahkemelerince tespit edilecek bilirkişilerin ya da uluslararası değerlendirme kuruluşlarının görüşlerinin alınacağı belirtilmektedir. Anayasamızın 6 ve 9 uncu maddeleri birlikte düşünüldüğünde, bir başka devletin yargı organlarının kararlarının Türkiye Cumhuriyetinde doğrudan geçerli olması mümkün değildir. Başka bir devletin yargı organlarının kararlarının veya tespitlerinin Türk hukuk sisteminde geçerlilik kazanabilmesi için Türk Mahkemelerince görevlendirilmeleri ve verdikleri kararlarının Türk Mahkemeleri tarafından benimsenmesi gerekir. (Tasarı madde : 3/f)
Ayrıca, Anayasanın 167 nci maddesinin devlete verdiği görevin yerine getirilmesini sağlayacak bir düzenleme de Tasarıda yer almamaktadır çünkü söz konusu madde; “Devlet, para, kredi, sermaye, mal ve hizmet piyasalarının sağlıklı ve düzenli işlemesini sağlayıcı ve geliştirici tedbirleri alır. Piyasalarda fiili veya anlaşma sonucu doğacak tekelleşmeyi ve kartelleşmeyi önler” demektedir. Oysa, Tasarıda Devletin düzenleme görevini veya müdahale olanağını gerçekleştirmek için yararlanabileceği herhangi bir araç öngörülmemiştir.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANLIĞINA
Bakanlar Kurulunca 21. Dönemde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulan, ancak Milletvekili Erken Genel Seçimleri nedeniyle kanunlaşamayarak kadük olan ve Hükümetçe İçtüzüğün 77 nci maddesi uyarınca 26.12.2002 tarihinde yenilenerek, Başkanlıkça 30.12.2002 tarihinde Komisyonumuza havale edilen "Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu Tasarısı", Komisyonumuzun 01.05.2003 tarihinde yapmış olduğu 39 uncu birleşimde Hükümeti temsilen Devlet Bakanı Ali Babacan ile Maliye Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı ve Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı temsilcilerinin de katılımlarıyla incelenip, görüşülmüş ve geneli üzerindeki görüşmeleri müteakip, Tasarının ayrıntılı bir şekilde incelenebilmesini ve gerekli düzenlemelerin yapılabilmesini teminen bir alt komisyonda ele alınması kararlaştırılmıştır.
Alt komisyonumuzun 07.05.2003 tarihinde ilgili kurum ve kuruluş temsilcilerinin de katılımlarıyla yapmış olduğu toplantıda, Tasarıya ilişkin olarak Hazine Müsteşarlığı yetkililerinin verdiği ayrıntılı bilgiler de değerlendirilmek suretiyle, Tasarının maddeleri üzerinde görüş ve düşünceler geniş bir şekilde dile getirilmiş ve Tasarı üzerinde gerekli düzenlemeler yapılmıştır.
Yapılan görüşmeler sonucunda Tasarının;
- 1 inci maddesi aynen,
- 2 nci maddesi; tanımların uygulamada tereddüde yol açmaması ve amacın daha açık bir şekilde ifade edilebilmesini teminen yeniden düzenlenmek suretiyle,
- 3 üncü maddesi; (g) fıkrasının, doğrudan yabancı yatırımlarda istihdam edilecek yabancı uyruklu kilit personelin çalışma izinlerinde kolaylık ve basitlik sağlanmasını teminen yeniden düzenlenmesi suretiyle,
- 4 üncü maddesi; birinci fıkrasında yer alan "her türlü hizmeti satın almaya" ifadesinin madde metninde yer almasına gerek olmadığı kanaatiyle metinden çıkarılması suretiyle,
- 5 inci maddesi; bu Kanunda yapılacak değişikliklerin, ancak bu Kanunda yapılacak ekleme ve değişikliklerle gerçekleştirilebilmesine ilişkin bir düzenlemenin yeni bir fıkra olarak maddenin sonuna eklenmesi suretiyle,
- Geçici 1 inci maddesi; aynen,
- Yürürlük ve yürütmeye ilişkin 6 ve 7 nci maddeleri aynen,
Kabul edilmiştir. Ayrıca Tasarının geçici 2 nci maddesi Tasarıda yer almasına gerek olmadığından hareketle metinden çıkarılmıştır.
Komisyonumuzun yukarıda özetlenen değişiklikler sonucunda oluşturduğu metin ekte sunulmuştur.
Arz olunur.