Bilindiği üzere 6183 sayılı kanunun 102 nci maddesinde "Amme alacağı vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren 5 sene içinde tahsil edilmezse zamanaşımına uğrar. Para cezalarına ait hususi kanunlarındaki zamanaşımı hükümleri mahfuzdur.
Zamanaşımından sonra mükellefin rizaen yapacağı ödemeler kabul olunur "ve 103 üncü maddede de" aşağıdaki hallerde tahsil zamanaşımı kesilir;
- Ödeme,
- Haciz tatbiki,
- Cebren tahsil ve takip muameleleri sonunda yapılan her çeşit tahsilat,
- Ödeme emri tebliği,
- Mal bildirimi, mal edinme ve mal artırmalarının bildirilmesi,
- Yukarıdaki 5 sırada gösterilen muamelelerden herhangi birinin kefile veya yabancı şahıs ve kurumlar mümessillerine tatbiki veya bunlar tarafından yapılması,
- İhtilaflı amme alacaklarında kaza mercilerince bozma kararı verilmesi,
- Amme alacağının teminata bağlanması,
- Kaza mercilerince icranın tehirine karar verilmesi,
- İki amme idaresi arasında mevcut bir borç için alacaklı amme idaresi tarafından borçlu amme idaresine borcun ödenmesi için yazı ile müracaat edilmesi,
Kesilmenin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren zamanaşımı yeniden işlemeye başlar. Zamanaşımının bir bozma kararıyla kesilmesi halinde zamanaşımı başlangıcı yeni vade gününün rastladığı; amme alacağının teminata bağlanması veya icranın kaza mercilerince durdurulması hallerinde zamanaşımı başlangıcı teminatın kalktığı ve durma süresinin sona erdiği tarihin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılının ilk günüdür." denilmektedir. Aynı kanunun 37 nci maddesi ile de amme alacaklarının Maliye Vekaletince belirtilecek usule göre yapılacak tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde ödeneceği ve her iki halde de bu ödeme müddetlerinin son gününün amme alacağının vade günü olacağı hükme bağlanmış bulunmaktadır.
Kanunun bu hükümlerine göre (para cezaları hariç) gerek hususi kanunlarında ödeme müddeti gösterilmiş olsun gerekse hususi kanunlarında ödeme müddeti gösterilmemiş olduğu için ödeme müddeti 37 nci maddeye göre tayin ve tespit edilmiş bulunsun bilumum amme alacaklarının zaman aşımının tayinine, vade tarihinin rastladığı takvim yılını takip edecek olan takvim yılının başı esas olarak alınacaktır. (Zamanaşımının kanunun 104 üncü maddesine göre durması hali hariç). Bu tarih ise daima amme alacağının vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden yılın Ocak ayının birinci günüdür. Bu başlangıç tarihinin hiç bir şekilde değişmesi ve başka bir güne rastlaması mümkün olmadığından buraya, amme alacağının vade tarihi, kesinleşme tarihi gibi tarihler yazılması yanlıştır. Bu sebeple, Vergi Dairelerinde Defter ve Basılı Kağıtların ne Suretle Kullanılacağı Hakkındaki Tarifnamenin 146 ncı sahifesinde açıklandığı şekilde tanzim edilecek olan "Zamanı İdare hesabiyle ilgili bakaya ve zamanaşımına uğramış gelirler terkin cetveli"nin "zamanaşımı süresinin başlangıç tarihi" sütununda gösterilecek tarihin bu şekilde tespit edilmesi lazımdır.